19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant’ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830’da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan “Eristik Diyalektik” yöntemini tariflendiriyor.
Bir tezin objektif olarak “doğruluğu ve haklılığından” ziyade dinleyicilerin gözünde “geçerliliğine” odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi “hileler” ile açıklayan Schopenhauer, kaçınılmaz olarak diğer filozofların konu üzerine fikirlerini ve yöntem sorunlarını da yorumluyor.