Hıdır, kendi halinde bir devlet memurudur. Eşi ve akıllı kızı Nisan’dan başka sahip olduğu tek şey gözü gibi baktığı 1991 model beyaz Şahin arabasıdır.
Hıdır bir gün "Ferrari’sini Satan Bilge" kitabını keşfeder: "Kararı ver; Doğu felsefesiyle, Amerikan iş bitiriciliğini birleştir. Sonra gelsin başarı ve mutluluk." Böylece "kişisel gerilim" yolculuğuna başlar. Birçok Amerikalı’nın ve Amerikan vatandaşı olmak için can verecek birçok Türk’ün "kişisel gelişim" kitaplarını okur. Çoğu çok satan, Amerikan kültürünü işleyen bu kitapları okudukça "gelişim" gösterir. Ses tonu, bakışları, davranışları, konuşma tarzı yani "beden dili" hızla değişir. Bu değişim nedeniyle sürekli komik duruma düşer.
Hıdır’ın başlıca isteği kişisel gelişimini tamamladığını ispat edip terfi alarak şeflik makamına yükselmektir. Hak ettiğini düşündüğü bu terfii üsleri ona kendiliklerinden bahşetmeyince, Hıdır Genel Müdür Yardımcısı’yla bizzat görüşerek hakkını aramaya çalışır. Ancak kafası okuduğu kitaplardan ezberlediği cümlelerle doludur; yaptığı denemeler trajikomik durumlara yol açar.
Ahmet Şerif İzgören, Hıdır’ın yaşadıkları üzerinden, "kişisel gelişim" başlığıyla yayımlanan kitaplarla dalga geçiyor. Bu kitapların insanları kendi benliklerinden uzaklaştırdığını, hayal kırıklığına uğrattığını mizahi bir dille anlatıyor. Bireysel başarıyı ve rekabeti temel alan bu zihniyeti, kişisel gelişim uzmanı denilen insanların kendi hayatlarındaki başarısızlıklarını da vurgulayarak eleştiriyor:
"Size kitap yazan adamların çoğu sizin kadar mutlu değildir, ondan emin olun. Pozitif enerji deyip duranların belki yüzü hiç gülmüyordur."