Ahşap evin üzerindeki kar eridikçe içeriye sular damlamış, her taraf ıslanmıştı.
Evin genç kızı Fatma, eline aldığı kapları akan yerlere yerleştirirken isyan ediyordu.
– Bıktım artık, bıktım. Beni duyuyor musun anne! Söyle şu kocana bizi doğru dürüst bir eve taşısın.
Fatma kin ve nefretle isyanına devam ediyordu.
– Zaten evimizden iyice utanır oldum. Arkadaşlarımı bile davet edemiyorum.
– Kızım, evladım, şükret halimize, bunu bulamayanlar da var. Baban birazda gelir. Sanıyorum son rekatı kıldırıyor. Sesin neredeyse camiden duyulacak. Biraz yavaş konuş.