Hazer ve Mila’nın sahne ışığı altındabaşlayan öyküsü, kendi ışıklarına doğruyol aldıkları bu kitapla sonlanıyor…
Birbirlerine büyük bir aşkla bağlı olan Hazer ve Mila, gün geçtikçe duygularıyla daha derin yüzleşir. Ruhları birbirine karışır; çatışmaların ve acıların arasında filizlenen aşkları hayata karşı dirençleri olur. Tanıştıkları ilk anda başlayan şarkının sesi artık daha yüksektir ve dansları, birbirleri için çarpan kalplerinin temsilidir. Yaşam ise hoyrattır; bazen sahne ışığını söndürmek, dans ettiğin şarkının sesini kısmak ister. Fakat… sen ne için attığını bilen bir kalbe sahipsen şarkın dinmez ve ışığın asla sönmez.
“Sen gözlerimi kamaştıran tüm ışığın kaynağısın Mila. Gündüz güneş, gece aysın. Bir yer aydınlıksa seni arıyorum, karanlıksa orada olmadığını biliyorum. Odaların kapısını her açtığında ışığı yakıyorsun ama ben her zaman, o odanın sen girdiğinde aydınlandığını biliyorum. Sen benim ışığımsın, aydınlığımsın, gece yarısı güneşimsin.”