Yoğun bir yabancılaşma alıyor bizi, öz benliğimizden uzaklara sürüklüyor. Kendimizi oynadığımız rollerden ibaret görüyoruz. Özümüz yerine imajımızla bir tutuyoruz kendimizi. Bu da bizi başkalarının onayına bağımlı kılıyor. Sevgiyi dışımızda aramaya başlıyor, birbiri ardına bağımlılık ilişkileri kuruyoruz.
Neyiz biz?
Başkalarının sevgisine umutsuzca gereksinen varlıklar mı?
Nasıl ilişkiler kuruyoruz?
Uyuşturucu bağımlısıyla uyuşturucu satıcısı arasındaki vazgeçilmez ilişki gibi ‘cehennem ilişkileri’ mi?
Dünyayı nasıl algılıyoruz?
Yüreğimizi en yakın bildiklerimize bile açamadığımız tehdit dolu bir yer olarak mı?
Peki ya gerçek doğamız?
Kim olduğumuz?
Gerçek yaşam kaynağımız?
Ustaca Sevmek, ustalıkların en büyüğü üzerine. Özgür sevgi, yaşayan ilişkiler, insanın unuttuğu öz benliği üzerine.
Kendimizle, birbirimizle, yaşamla ilişkilerimizi cehennem ilişkilerinden cennet ilişkilerine dönüştürmek üzerine.