Gerçek inançlılar kendilerini her şeye ikna edebilirdi. İnançtan daha güçlü çok az şey vardı.
Adli tıp uzmanı olan Laura Fanning bir çarşamba sabahı bir cinayet soruşturması için çağrılır. Çok geçmeden başka bir vaka gerçekleşir ve bu vakada da benzerlikler bulunur. Fanning her iki kişinin de ölüm nedenine dair hiçbir şey bulamaz; aniden kalplerinin durması dışında. Ortak noktalarıysa her iki cesedin de inanılmaz sağlıklı organlara sahip olması ve taşıdıkları dövmedir. Bağlantılar, bu gizemi çözmeye çalışan Fanning’i kökleri çok eskilere dayanan bir tedavi yöntemine götürür ki bu yöntem her tür hastalığı tedavi etmektedir. Her ne kadar buna inanmasa da zengin bir işadamının bu yöntemi bulması için görevlendirdiği Fanning’in bilmediği bir şey vardır: Bu tedavinin peşinde olan, kökleri Hıristiyanlığa kadar giden ve bunu ele geçirmek için her şeyi göze alıp önüne çıkanları yok etmekten çekinmeyen 536 tarikatının hedefi olmuştur. Fanning hayatta kalmak için kendisini amansız bir mücadelenin içinde bulur. Artık tek bir şansı vardır. Ya hayatta kalacak ya da ölecektir.
Lanet, inanç ve bilginin sorgulandığı, iyilik ve kötülüğün yeniden tanımlandığı ve lanet ile mucizenin iç içe geçtiği bir roman.