İs, oynadığı piyesteki kendini bir türlü göstermeyen
Mantus karakterinin kim olduğunu merak etmektedir. Mantus’un yakında oyuna katılacağını öğrenen İs,
Mantus’u beklerken yaşayacaklarından bihaberdir.
Sırların yavaş yavaş açığa çıkmaya başlaması ve yeni insanların hayatına ayak basmasıyla birlikte İs artık çok farklı bir insana dönüştüğünü fark eder. Korhan’ın ondan sakladığı
büyük bir şey vardır, fakat bu nedir?
Şüphenin, güven denizine dökülmesiyle suyun rengini
bulandırması üzerine, İs kendini bir çıkmazda bulacaktır.
Aşk ise tüm bu bulanıklığa rağmen onun için
hâlâ en berrak olandır.
Serinin ikinci kitabında, düğümler çözülmeye,
yalanların gölgesi silinmeye başlıyor.
Bu bana bıraktığı kaçıncı yara iziydi?
Buz gibi olmuş ellerime rağmen avuçlarımda
şeytanın kanatlarından akan ateşi
taşıyormuşum gibi hissediyordum. Ateşin kavurduğu
avuçlarımın ikisini de soğuğun bıçak gibi dikildiği
demir parmaklıktan yapılma büyük kapıya bastırdım,
kapıyı ittim, sanki göğsümün altındaki kalbi de
boğazıma doğru itiyordum aynı yanan avuçlarımla.
Suyun kalp atışlarını duyuyordum.
Suyun nefesini hissediyordum.
Suyun beni takip ettiğini biliyordum.
Sağlam bastığım adımlarımın taşıdığı
o titreyen ruhumun elleri şimdi kalbimdeydi;
kalbimin atışları ilk defa bu kadar sessizdi