Balabey en büyük hayalini gerçekleştirmeye artık çok yakındı, kendine İstanbul’da sıfırdan yeni bir kimlik inşa ediyordu. Bu uçsuz bucaksız, taşı toprağı altın şehir İstanbul için küçük, Balabey için ise büyük bir adımdı. Zonguldak’ta geçen o güzel günlerini her zaman özlemle arayacak olan Türkan’ın ise içi buruk, yüreği endişelerle doluydu. Ancak ailesinden aldığı güçle tüm değişimi kucaklamaya hazırdı. Zaten demezler miydi; her ayrılık hikâyesinde mutlaka bir tutam hüzün olur.
Gönül Eken, Bu Gözlerin Hikâyesi romanında, Anadolu’dan İstanbul’a göç edip, kesişen hayatlarıyla Balabey ve Türkan’ın aşk öyküsünde, okurunu umut ve sevginin çiçek açtığı bir dünyaya davet ediyor.