Aşk ışığa doğru yürümektir. İnsan önce gölgelerden soyunur. Sonra gözler kamaşıp kapanır, her şey kaybolur. Artık sadece O (Allah) vardır. Ben kendimi O'nda buldum. Yoksa her şey yarım kalacaktı. Her insan kendi vicdanına sorsun, ne kadar yarım ne kadar tamdır!..
Anlamsızlaşan bir hayatın içinde devinirken var olmanın acısı ile kıvranmaktan öteye geçemiyordum. Karanlıklara gömülen her güneş benden bir şeyler götürüyordu, ışığı temsil eden bir BEN yok oluyordu sanki içimde. Karanlığı anımsatan bir BEN doğuveriyordu ardından. Saatler süren bir kaos başlıyordu.
Her dostluk sonrası yaşanan bir ayrılık sancısı ile titriyordu yüreğim. Ya hiç sevmeyeceksin ya da ağlamasını bileceksin, diyordu hayat kanunu…
Her başlangıç bitime gebe sanki. Saatler baştan ve sondan işlerken insanın içinden biri haykırır, "durdurun zamanı!!!" Tükenmeyi kabullenmeyen bir kalbim var. Nasıl etten kemiktenim bilemiyorum. Nereden geliyor şu ebedi yaşam özlemi?!.
Karanlıkları aydınlatacak bir tılsım peşinde koşarken dünyanın tüm vefasızlıklarından kaçarak O'na sığınıyorum.
Aşk ortak tanımıyor, ama itaatsizlik de aşkın kanununda yazmıyor… Tapınmak aşkın zirvesidir diyor kitap…
İbadet yapmayı esaret sanırdım. Oysa o şeytana köle olmakmış. Gerçek özgürlük Allah'a varmakmış.
Arayış günlüklerimi paylaşmaktan korkuyorum aslında, ama içimde bir his korkma diyor.
Sorularımız benzer, cevaplarımız farklı olmayacak…