“İnsanın kalbi kimdeyse evi de oradadır.”
Bahar geldi ve çiçekler kalplerini sarıp sarmaladı. Önce bakışlar, sonra tebessümlerle adımlar atıldı. Sıcak bir kışı geride bırakan güzel ruhlar şimdi güneşin ışığında yanmaya hazırdı.
Mislina ve Akif Selim’in kalbi birbirinin dengiydi ve her kalp dengine koşardı. Mislina şairdi, Akif Selim ise şiir. Fakat ikisi de okudu, ikisi de yazdı çünkü birbiri için atan kalpler bir gün muhakkak bir kitabın aynı cümlesinde nefes alırdı.
Sevgileri her geçen gün derinleşirken karşılarına çıkan güçlüklere inat daha sıkı sarılıp bir söz verdiler.
Bu sevmeleri kıskandıracak güzellikte bir sevgiydi çünkü kalp kırmaktan korkan iki insan nefreti hiçbilmezdi.
Onlar gökyüzünün en güzel yerinde parlayan iki inci tanesiydi.
“Her insanın kalbi bir kafestir ve oraya bir kuş girer.
Kalp severse kuş yaşamayı bilir, küserse o kafesin içi boş kalır ama kalbinin içindeki öldü diye sevmekten vazgeçilmez.”